Nasıl Başladı Bu Yolculuk?
Saatlerdir ekrana bakıp "Neyden bahsetsem ki?" diye düşündüğüm bir gecenin içindeyim. Kelimelerin bir araya gelmediği, geldiğindeyse paragrafların birbirinden kopuk ilerlediği bir yol oluşuyor önümde. 3 farklı metin tasarlayıp (ve hiçbiri içime sinmediği için) hepsini silip yeniden ve yeniden yazmaya başladığım anlardayım. Biraz birbirinden bağımsız ilerleyebiliriz bugün, hem nereden bilebiliriz ki bazen belirsizlikler önümüze güzel yollar çıkartabilir.
Bugün bir hikayeyle başlayacağım bir şeyler anlatmaya, bu blogun hikayesiyle. Mart 17,2022'de başladı her şey. Yurt odasında bazı şeyleri değerlendirdiğim bir gece, en çok neyden hoşlandığımı düşünüyordum. "Ne yapmaktan keyif alıyorum?" dediğimde cevap aslında çok açıktı: Birilerine bir şeylerden bahsetmek. En keyif aldığım, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım dakikaların hepsinde bir şeylerden bahsediyordum aslında. Yıllar önce bir ders için açtığım bu bloga yepyeni bir sayfadan devam etmeyi istediğimi fark ettim. Her zaman bir şeyler karalıyordum evet ama hiçbir zaman hiçbirini yayınlayacak cesaretim yoktu. "Ne düşünülür ki?/ Ne derler?" soruları asla bırakmıyordu kafamın içini. O gün ilk yazıyı yazdım sonra, "Her şeyden biraz, mercimek çorbası gibi.". Sonra kar yağmaya başladı. Bir anda ve üst üste gelmesi, ne düşünülür kısmını kafamdan tamamen silmeye neden olmuştu. Hatta aşağıya yazıyı yayınladıktan sonra çektiğim videoyu bırakıyorum. O kadar heyecanlıydım ki. Hala ve hala taşıyorum o heyecanı her yazı yayınladığımda. Çünkü bir kişide bir ışık yakma ihtimalimin olması, zincirleme olarak bir çok şeyi etkileyebilir bunu biliyorum.
Sonraki yazılarda devam ettim hep bir şeylerden bahsetmeye. Bazen yalnızlığı, bazen risk almayı bazen ise sadece durmayı ve beklemeyi anlattım. Hep üstü kapalıydı söylediklerim, çünkü herkesin kendi anlamını bulması lazımdı yazdıklarımda. İnsanlar, kendi anlamımızı buldukça bağ kuruyoruz okuduğumuz, yazdığımız ve çizdiğimiz şeylerde. İlk yazıdan sonra ben de kendi bağımı bulmaya çalıştım hep anlattıklarımda. Kendini bile anlamadığı dönemler oluyordu herkesin ve ben bu dönemlerden geçiyorum her yazdığımda. Kendimi anlama yolum olabiliyor çünkü anlatmalarım. Ne kadar çelişkili aslında değil mi; kendini bile bazen anlamayan biri, nasıl karşısındakine bir anlam sağlatacak ki? Biliyorum ve farkındayım artık, belirsizlikler bile bir sonuca bağlanıyor. Sadece geç kalışların bir çözümü olmayabiliyor ama an'da kalmayı unutmamamız gerekiyor sırf geç kalmaktan korktuğumuz için. An'da kaldıkça hayattaki ışıklarımız da değişiyor, parıldıyoruz. Bu yüzden her yazdığımı o anda paylaşıyorum. Bazen cümleler kopuk oluyor, bazen anlatmak istediğim gibi anlatamıyorum kendimi ama an'ımı ve düşüncelerimi kaydetmiş oluyorum. Kendi içime parıldıyorum. Önemli olan kendimiz için bir şey yapabilmek gibi geliyor bana. Çünkü an'lar sizin anılarınıza dönüşecek. An'larınıza ve anılarınızda hep parlaman umuduyla sevgili okuyucu.
Yorumlar
Yorum Gönder