Çarpıntılar ve Çırpınışlar
Bir yol var,
Kendi ilerleyiş yolum. Ama bazen kendime bile yabancı geldiğim hallerden ibaret. Bilemediğim, belirsizliklerinde kaybolduğum. Bu yol siyah değil ve beyaz hiç değil. Başlangıcını apaçık görebiliyorken sonu tam tersine halis şeklinde.
Bir karartı var,
Her nefeste kendine doğru çeken. Ulaşmak için adım attıkça geriye iten. İlerlemeye çalıştıkça tökezleten, sendelememe neden olan ve tam vazgeçmeye yaklaşmışken pes etmemem için ileri doğru akan.
Bir düşüş var,
Daha fazla düşemem dediğim. Kalkışın daha güçlü olacağını hissettirmesine rağmen korkuların sınır çizdiği. Dibi görmeden göğe dokunulmayacağını sezdirmesine rağmen ardındansa dibi görecek kadar kendime güvenin olmadığı.
Bir ben var,
Eskide yapılmış hatalara an'da ve hala gözü kapalı güvendiğim. Kendimi buldum dediğim ve aslında tüm griliğimle aynaya yansıyan silüetimden ibaret olduğumu fark ettiren kendim.
Bir çok hatam var,
Kendimden ödün vere vere gerçekleştirdiğim. Hata olduğunu, üzüntüyle sonuçlanacağını bilerek yapılan. Doğruları görerek eksik ilerleyişleri "Bu da benim doğrum olsun." diye kabullendiğim.
Bir çarpıntı var,
Yolda ilerlerken karartıları merak ederek, hata olduğunu bilerek yine de düşe kalka gitmekten dolayı olan. Benim yaptığım, istekler ve tercihler dahilinde gerçekleştirdiğim.
Bir çırpınış var,
Yardım çığlığı misali. Bazen çok belirsiz ve bazen çok belirgin. Sessiz sinema oynar gibi. Sanki Titanik'i anlatırmışçasına. Sonunun nefes nefese kalışlara, çarpıntılara, göz yaşlarına ve bir avuç can kırıntısına dönüştüğü. Bir griliğin içinde ve bir çıkmaz sokağın ortasına bir izmarit misali fırlatılmışçasına kirli.
Bir his var,
Artık hissizleşmek istediğim. Duvardan farksız yahut buza dönmeyi beklediğim. Her şeye rağmen hissetmekten artık yorgun düştüğüm. Yokluğunun iyi olacağını bile bile çaresizce hissetmeye devam ettiğim.
Ve son bir cümle var,
Cam misali kesen kalbimi. Kendimle ne yapacağımı daha fazla bilemediğim.
Yorumlar
Yorum Gönder