Baktıklarımız ve Gördüklerimiz Aynı Değilmiş
"Ona çok bakmıştım ama ilk kez gördüğümü anladım."
Bir kitaba hem başlamak hem de bitirmek isteseydim bu cümleyle olurdu. Tüm hikayede, baktıklarımızın ardında olanları görmemiştik sonuçta. İzlemiştik, yazıp çizmiştik, okumuştuk, belki de hissetmiştik ama eksik parçaları asla görememiştik. Bir insana ilk bakışınız değil, son bakışınız önemli olurmuş daima. Süreçte fark edemediklerinizi görürmüşsünüz. Bu yazı biri için değil, öyle hissettirildiyse eğer, birileri için. Kucağımda toplanmış hikayeler var. Bazıları benim, bazıları bana anlatılan. Fakat hepsinde ortak bir son var, vedalar.
Bu vedalar bazen duygulara edilmiş, bazense anılara. Bahsedilirken ise ses titremiş, kan çekilmiş ama genelde ödün verilmemiş hikayeden. Çok bakılmış ama hep en sonunda görülmüş. Görülenler ise hikayelerin hep akışını değiştirmiş. Gerçekten birbirini ilk bakışta görenler de varmış. Onlar, devam etmiş hikayelerine. Çünkü genelde birbirlerine, görülebilmeleri için izin vermişler. Bir de asla izin vermeyenler varmış. En sonda her şeyi gösterenler. İşte onlara istediği kadar baksa da insan, göremezmiş. Rollerden ve yansıtmak istediklerinden ibaretmiş, o kişiler ve hikayeler. Onlar istemeden görüldükleri zaman ise ürkerlermiş ve kaçarlarmış.
Genelde bu insanlar geçmişin ve kaçmanın travma olduğunu düşünürlermiş. Kendileri için hep böyleymiş hayat dedikleri akışta. Fark etmezlermiş ki, travma sandıkları o noktalar, diğerlerinin en güçlü yanlarıymış. Düştüklerinde toparlanmalarını sağlayan, onları zehirlemenin aksine dinç kalmalarına etkisi olan ve en önemlisi, onları var edenlermiş. Fakat bu görülmek istemeyenler, hep hikayede kendilerini haklı buldukları için anlamaya çabalamazlarmış. Görülmemek ve görmemek için ellerinden gelenleri artlarına koymazlarmış.
Baktıkları zaman gördüklerini düşünürlermiş. Ne garipmiş aslında, okyanusun kıyısında yürürken tüm okyanusu gördüğünü düşünmek. Biraz risk almaktan korkmalarından dolayıymış, biraz da ben merkezcilliklerinden. Sonuçta, "En doğru ben yapıyorum." düşüncesindeymiş bu ortak hikayedeki kahramanlar. İkna edilemezlermiş. Çok da bakılsalar, hikayenin sonuna kadar görülemezlermiş. Görüldükleri zaman ise duman olup kaybolurlarmış. En azından zannederlermiş kaybolduklarını. Bilmezlermiş ki, görmek isteyenlerin kaçmaktan daha güçlü yanlarının savaşmak olduğunu. Çünkü onların travma dedikleri şeylerin, görmek isteyenler için ayağa kaldıran güç olduğunu ve hissetmek isteyenler için aracı olduğunu.
Ona çok bakmıştım ama ilk kez gördüğümü anladım. Çünkü gördüğümü düşündüğüm zamanda yaşamıştım hikayeyi. Sadece baktığımı ve göstermediğini fark ettiğim anda ise değişti hikaye. Kucağım hikayeler var. Kimisi benim, kimisi birilerinin geçerken bıraktığı. Hikayelerin sonu ise hep aynıymış nedense, baktıklarımız ve gördüklerimiz aynı değilmiş.
Yorumlar
Yorum Gönder