Korkular
Her seferinde yazıya nasıl başlayacağımı bilmeden ekranla bakışıyorum. Bu bazen dakikalarca sürüyor, bazen ise saatlere dahi dönebiliyor. Sonra bir kelime atıyorum ortaya ve yapmayı en sevdiğim şeyi yapıyorum: saatlerce, satırlarca anlatmak.
Bugün aslında sizinle konuşacağım konuyu yazının başlığında baya belli ettim. Bugün elimizde; aslında hepimizin hayatının bazı dönemlerinde yoğun olarak, bazen ise hiç hissetmemişçesine davrandığı bir his var: korku.
Hayatımın her noktasında isteyerek, yahut istemsizce; hissettiğim bu duygunun en kontrolsüz halinden, en fazla kontrol edebildiğim haline geldiğim süreçlerden birindeyim. Sizinle buluşmadan önce de, buluştuktan sonra da; hayatım çok kalabalıkken de, en yalnız hissettiğim zamanda da bir şekilde içimdeki fitili ateşleyen bir nokta vardı. Ne olduğunu anlamaya çalıştığımda, düşüncelerimin ve duygularımın bazılarında çok köklü değişimlere uğrarken bazılarındaysa ufak tefek farklılıklarla yola devam ettim. Gariptir ki, bunları yaşarken nihai sonuçta korkularımın fitili ateşlendiğini anladım. Evet, durduğum bir anda, hatta hiç beklemediğim bir anda fark ettim bunu.
Genele baktığımızda hepimiz hayatımızın bir noktasında, belki ufak da olsa düşünmüşüzdür: "Bir insan korktuğu şeyi neden yapar ki?". Ben bunu anladım. Bilimsel açıdan bakıldığında bir çok açıklaması mutlaka vardır ama benliğimi hissettiğimde yaşadığımı, hayatta olduğumu daha fazla kavramak için yaptığımı gördüm. Ben buraya dahi korkuyla başladım; hislerimi, duygularımı anlatacak olmanın korkusuyla. Çünkü, daha başlamadan önce hissettiklerimden korkuyordum, arka planda bırakıyordum. Yazdıkça hissettiğimi fark ettim. Hissettikçeyse, yaşadığımı. Bu zamana kadar neredeyse tüm yazılarımda sadece an'dan ve anı'lardan bahsettim size. Bunları yakalamayı, değerli kılmayı söyledim defalarca ve defalarca. Çünkü, ben bazı anları yakalayamadığımı ya da yakalasam da anıya dönüştüremediğimi düşündüm. Bu korkunun ışığında söyledim o cümleleri. Korkularım sadece bunlardan ibaret değildi tabii ki. Lakin, başlangıç noktası hep aynı yer oldu: Ben, düşüncelerim ve duygularım.
Bugün, bu yazıyı artık yazmaktan korkmadan yazıyorum. Kabullenişin ardından yazıyorum. Çok kıymetli arkadaşlarımdan birinin bir cümlesi üzerine yazıyorum aslında. "Geçmişi konuşarak sadece orada kalırsınız. Kapatın defteri, yola devam edin.". Bu cümlenin aslında korkuyla ilk başta bir gram alakası dahi yokmuş gibi geliyordu en başında bana. Sonra fark ettim ki, geçmişte olmayan ya da beceremediğim şeylere karşı olan korkularım için tozlu defterleri çıkartıyorum ortaya. Yani korku, farklı silüetlere bürünerek tekrar tekrar giriyor hayatıma. Baksam da görmediğim bir formda oluyor işin özünde. Bu yüzden, görmeyi öğrendim. Tablonun üzerine yazarken ki anlamı bende bambaşka olan "Bakmak ve görmek aynı değildi." cümlesi, günden güne bambaşka ve bana ışık tutan bir hale geldi. Korkularıma sadece bakmakla kalmadım. Görmeye başladım: nedenlerini, neden olduklarını ve neden olabileceklerini.
Bu kadar cümlenin üzerine belki bir soru işareti bırakmışımdır aklınızın bir köşesine.
Laf kalabalığından ve iç hesaplaşmamdan sonra, şimdi asıl sebebinden bahsedeceğim Korkular'ı yazmamın. Bir süre önce, bir kahve esnasında, korkularımdan bahsettiğim bir konuşma geçirdim. İnanın, çok iç açıcıymış gibi gözüken ve varsayımlar üzerine olan bir konuşmaydı. Fakat sonucu öyle değildi. Komiktir, ben sonucundan korkuyordum konuşmanın. Temelinde ise, yine hislerim vardı çünkü. Hayat size geleceğiniz hakkında mutlaka bir kaba taslak plan sunar fakat süreci siz şekillendirirsiniz. Bunu yaparken dış faktörleri göz önüne almanız gerekebilir. Faktörlerden birini dahi gözden kaçırırsanız, asla sonucunu tahmin edemezsiniz. İşte, bana tam olarak bu durumdan oldu. Bu yüzden göz göze derinlemesine geldim korkularımla. Bir noktadan başlayıp her bir noktadan baş gösterdi. Gün sonunda ise korktuğum şey(ler) korkumu yenmeme sebep oldu. Hislerimden korkarken, yaşadığımı hissetmek için korkularımı hissettim. O yüzden dünyanın en korkusuz korkağı olarak çıktım karşınıza. Kendi içimdeki fitili ateşlemenin sebebini bulduğum ve kontrol edebildiğim için.
Sevgili okur ya da artık daha doğrusuyla düşünce arkadaşım; ben kendimi baktığım ve gördüğüm, kaçmadığım ama kontrol etmeye de çalışmadığım bir hale getirdim yaklaşık iki sene içinde. Karşında her halimle ben oldum. Duygularım, düşüncelerim ve özellikle benlik diye tabir edilen varlığım bu yolculukta zaman içinde değişti. Bu devinimde her sonucuna, hissine, kahkahasına ve gözyaşına rağmen büyük bir zaferle ilerlediğimi düşünüyorum şu anda. Umarım, yolculuk esnasında sende de dokunduğum ufacık bir nokta, bakarken görmeni sağladığım bir detayla karşı karşıya kalmışsındır ve umarım bir gün ister anonim olarak istersen de alenen benimle paylaşırsın. Yolun daima devinimlerle dolu olur. Bu geceliğine bir Gece Yarısı Fark Edişleri'nin daha sonundayız.
Şimdiliğine, hoşçakal.
Korkularımdan bile korkarken arkamda senin olduğunu bilerek yapıyorum hayatımda bazı şeyleri. Çünkü biliyorum arkamda çok cesur bir kadın var…
YanıtlaSil