İnsan Öyle Boş Bir Eve Ait Hisseder Mi?
Sevgili yol arkadaşım, sana temelli veda edeli kısa bir süre olmuştu aslında. Görüşürüz değil de hoşçakal ile bitirmiştim cümlelerimi, bir daha gelmem diye düşünerek, umut yüklemek istemeyerek. Ama, tekrardan merhaba, ben geldim. Bir şarkı çıktı karşıma "TUANA-cümlelerim". İlk cümlesini duyduğum an ekranı açtım. Sana geldim. "İnsan öyle boş bir eve ait hisseder mi?" demiş hanımefendi. O yüzden yazımızın başlığı bugün bu cümle oldu. Yine ne anlatacağımı bilmeyerek geldim. Kucağımda bu sefer kalabalıklar da yok. Koskocaman bir bilmiyorum bulutuyum. Ne hissetmem gerektiği, ne yapmam gerektiğini. O kadar garip ki, galiba hiçbir şey hissedemiyorum. Ne acı ne de mutluluk. Yine o kelime dilimde: "Garip".
Kendimin yeni bir versiyonu ile tanıştığım bir süredeyim. Geçen gün, kaçarak gittiğim İstanbul'a dönerken yolda yansımamla karşılaştım. Yansımamdaysa "Neler düşünerek geldin ve neler oldu" cümlesi vardı. Bu bir soru değildi aslında. Biraz, ne umdun ne buldun demek gibiydi. Ben galiba bir süredir cümlelerle karşılaşıyorum hayatımda. Neyse, gerçekten yansımamın cümlesi beni sanki İstanbul'a ilk geldiğim halimle karşılaştırdı. Bambaşkaydım. Bambaşka idealler, bambaşka hayatlar, bambaşka hayaller ve yabancı simalar. Şimdi ise sanki tüm sokakları çok tanıdık yabancılar gibi. Bir yerde ruhum rastlamış buralara ama ne zamanmış bilemedim. Garipti. O an hissedemediğimi fark ettim. Önceden olsa iyi ya da kötü bu duruma ağlardım, gerek mutluluktan, gerek üzüntüden. Şimdi ise o tanıdık gülümsemem yerleşiyor suratıma. İçten gülmeden ama dışarıya karşı öyleymiş gibi göstermek zorunda kalınan o gülümseme. Ne garip.
Kendimin yeni versiyonu biraz da garip biri. Daha yeni yeni alışıyorum kendisine. Çok sessiz, sürekli yazıp çiziyor. Sanki anlatacakları varmış da konuşarak iyi ifade edemezmiş gibi davranıyor. Duyguları yokmuş gibi. Önceden her şeye aşırı uçlarda duygusal tepkiler verirken, şimdi hissizmiş gibi. Bir çok şeyi de gerçek değil, bu aşırı şaşırtıyor mesela. Kahkahalarının büyük bir kısmı içten değil ama çok yüksek, kendisi ayrıca çok gergin ve stresli. Akışta yaşayan birinden akış neymiş diyen birine dönüşmüş gibi. Tek iyi dönüşümü galiba artık sabrı. Önceden kıpır kıpır ve sabırsızken şimdi biraz vurdumduymaz ve sabırlı. Aniden sinirlenip dünyaları yakmıyor mesela. Biraz da yorgun. Ya günlerce uyumuyor ya da günlerce uyuyor. Ortası kalmamış kucağında. Garip. Tek diyebildiğim bu.
Hep ne demiştik, yol bir süreçtir. Bu sefer süreci yönetemeyince bir dönüşümün içinde buldum kendimi. Ama düşününce, bu da bir yol değil midir? Varış noktası başlangıçtan çok farklı olsa da, önemli olan son değil de yoldaki an değil midir? Önceden cümlelerimin karışıklıklarını kafamın içine benzetirdim, galiba artık sadece bir ip yumağına benzetebilirim. Bir anda her şeyi o kadar net gördüm ki. Önceden gördüğümü sanmışım çünkü sadece bakıyormuşum. Sonra bir sabah uyanmışım işte. O an, görmüşüm. Cümleler de çaresiz olabiliyormuş bazen, bazen ise gereksiz olabiliyormuş. İnsan tepkisiz kalabiliyormuş her şeye. Peki gerçekten merak ediyorum, büyümek bu mu? Lütfen, bu demeyin. Çünkü, ben bunu hiç sevmedim. Ben o boş ev gibi hissediyorum ve ne kadar acıdır ki aidiyet de hissetmeye başladım. Kapıya yakın oturuyorum ama bir kahve içerim de diyorum bir yandan. Yine de huzursuz eden şeyler var bu evde. Sanki az kalsın, ev kavramından yuva dediğimiz sıcaklığa dönüyormuş da taşınma işlemi yarım kalmış gibi. Evet, tam kavramı buldum: Yarım kalmış.
Sevgili yol arkadaşım, yine anlattım bir şeyler sana. Yine, bir gece yarısı yolculuğu oldu bizim için. Daha da anlatmak isterdim ama sessizliğim yine vurdu beni. Sus diyor içimden bir ses. Artık inkar etme, kabul et. Bazen gidişleri kabul etmek gerekirmiş. Sadece kırgınım, bu mahvediyor beni. Kırgınlığım birilerine ya da bir şeylere değil. Genel olarak kırgınım artık. Bakmak ve görmek kavramlarının çok ayrı olduğunu bilirken ve hep gördüğümü düşünürken sadece baktığımı fark etmek kırdı beni. Cümlelere inanmak kırdı, kolay ulaşılabilir olmak kırdı ve galiba en çok da, neyse. Bu kısmı doldurmak isteyen nasıl dolduracağını hisseder bence. Cümlelerimi sona bağlamak çok zor bu gece. Bir şeylerin son olmasını kabullenmek de. Ben galiba büyüdüm bu sefer. Çok sert oldu ama zorunda kaldım galiba. Artık yenildim. Bir yerde yokum, galiba kendimde bile bildiğim ben yokum. Tanıdığım yabancı oldum. Umarım sevgili yol arkadaşım, sen tanıdığın yabancıya dönüşmezsin. Bu gecenin iyi dileği bu. İyi geceler.
Yorumlar
Yorum Gönder