Fısıldama
Üç farklı yazıya başladım bu gece. Üç farklı başlık altına toplandı hepsi istemsizce. Yol, neden ve fısıldama. Sanırım hepsini toplayabilirim dedim kendi kendime fısıldama altında. Bir şarkı, iki cümle, üç taslak getirdi beni bir ara bir şarkıya. Çorba gibi karmaşık gitti anlatımlar, biraz da Didem Madak havasında döküldü kelimelerim. Bazen konuşarak anlatamadığını daha iyi anlatır kalem, bunu gördüm biraz bugün içimde. Bir kahve mi içsem kıyısında olduğum bir ruh halindeyim, kahve mi içsem cidden? Bir hikayede fısıldadığım dönemdeyim. Yorgunum diyebiliyorum sadece, ama diyebiliyorum en azından biraz da işin pollyannalığına bakmak lazım değil mi? Bir süredir çalışıyorum şiirler üstünde. Şu zamana kadar çok mısralar geçti gözümün önünden, nedense ya da nedensizce son dönemde "Pollyanna'ya Son Mektup" gibi hissediyorum. Biraz karmaşık, biraz hikayenin içinde ve birazsa bire bir olamamış şekilde. Cümleler kopuk birbirinden ve gözler yaşlanıp geçiyormuşçasına...